17 Kasım 2016 Perşembe

TARİHİN NÜFUS BİLİNCİ



                Tarih boyunca toplumların yaşam şekilleri, koşulları her dönem farklılık göstermiştir. Başlangıçta yaşama bağlılık sonrasında toprağa bağlılık daha sonrasında ise teknolojiye bağlılık gösterilmiştir. İşte tarihin nüfus bilinci bu bağlılıklar ile meydana gelmektedir. O zaman gelin çağlar boyu tarihin ve toplumun bilincinin nasıl şekillendiğine bakalım.

Milattan Önceki Tarihin Nüfus Bilinci

                
Milattan önceki toplumların yaşayışları, politikası, ekonomileri gibi birçok yaşam değerlerini eğitim-öğretim sistemimizde defalarca gördük. Ancak, toplumları birde milattan sonrasına nazaran bakış açılarını incelemek gerekmez mi? Her toplum şüphesiz ki bulunduğu çağın gereksinimlerini karşılayabilmek ve gelişebilmek adına çaba göstermiştir. Milattan önce kılıca, topa veya tüfeğe çok ihtiyaç var mıydı? Bu soruya belki de birden fazla cevap verilebilir. En basiti milattan x milyon yıl önce dünya nüfusunun kalabalık olmaması bir rekabeti de körüklemiyordu değil mi? Ne yakıt ihtiyacı ne toprak yetersizliği yani mevcut düzende toplumun mücadele etmesini gerektirecek bir amaç yok. Böylece toplumun bilincinin sadece yaşayış adına olduğu ortaya çıkıyor.

Milattan Sonra Orta Çağın Nüfus Bilinci

Tarih bireylerden, onları oluşturan toplumlardan ve toplumların oluşturduğu milletlerden meydana gelmektedir. Birey olmazsa tarih olmazdı. Tarih kendi kendini yazabilir mi o kalemi tutan el, o tarihi anlatan dil olmasaydı? Tarihin nüfus bilincinin en büyük yansıması olan orta çağ işte bu açıdan kalemin tutulmaya başlandığı, dilin söyleme arzusunun meydana geldiği bir tarih diyebiliriz. Nüfus arttıkça istekler, arzular ve en önemlisi ihtiyaçlar artar. Bu ihtiyaçların artışı orta çağda artan nüfusa oranla bir hayli fazladır. Bu fazlalık nüfusun artışıyla toplumların ayrışması, farklı bakış açılarına sahip olmaları, farklı dinlere olan inanışların oluşmasında önemli rol oynamıştır.

Yeni Çağın Nüfus Bilinci

                
Toplumun en karamsar olduğu çağ yakın çağdır. Günümüzü şekillendiren ve belki de yüzyıllar boyunca şekillendirecek olan bir geçmişe ve nüfus bilincine sahiptir yakın çağ. Arayışların çağı diyebilir miyiz yakın çağ için? Nüfus yoğunluklarının en yerleşik düzene geçtiği bir çağ demek oldukça mümkün. İnsandan çok toprağın değer kazandığı bir bilinç.

Yakın Çağın Nüfus Bilinci


Fransız ihtilali ile başlayan ve tarihin nüfus bilincinin acımasız hale geldiği bir çağ. Eğitim sistemimizde de bize öğretildiği gibi ham maddeye duyulan açlık ve bunun için feda edilemeyecek hiçbir şeyin olmadığı bir çağ. Tarihin teknolojiye duyduğu ilginin en büyük yansıması denilebilir mi? Bilinç ile bilinçsizliğin ayırt edilemediği, toplumun ya da insanın değil teknolojinin ve paranın değer gördüğü bir dünya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin...