12 Nisan 2014 Cumartesi

Dünyada Yılda Kaç Kişi Ölüyor Kaç Kişi Doğuyor!

     
  Hayat zaman ilerledikçe daha da yaşanması zor bir hale geliyor. Çünkü, artan nufus artışları ile eksikler artıyor bu eksiklerin karşılanabilmesi ise oldukça güç duruma geliyor. Bunu dünyada hala açlıktan ölenlerle örnekleyebiliriz.
         Peki ya bu durum böyle devam ettikçe neler olacak. Nüfus artışı sürdüğü sürece ihtiyaçlar hangi kaynaklar ile sağlanacak. Bunları konuşmadan önce istatistik bilgilerine bir göz atalım ve ne durumda olduğumuzu anlamaya çalışalım.
         Bilinen güncel istatistiklere göre dünyada;

                 Yılda ölenlerin sayısı              ;  ortalama 64 milyon,

                 Yılda doğanların sayısı           ;  ortalama 152 milyon,

                 Dünyanının yıllık nüfus artışı ;  ortalama 88 milyon.

           Dünyanın bu nüfüs istatistikleri göz önüne alınırsa bundan 100 sene sonra dünya nufusu ortlama olarak 8,5 milyarın üstünde artış gösterecek gibi görünüyor ama, bence öyle değil. Bügünkü kaynaklar yıllar geçtikçe azalacak ve dünya üzerinde yaşayan kişi sayısını bu kaynaklar karşılayamayacak. Bu günkü kaynaklarda bile günde açlıktan ölen insan sayısı 24 binin üzerinde iken yıllar sonra bu rakam nasıl katlanır siz düşünün. Yani değişen fazla birşey olmayacak. Bugün dünya nüfusu 7 milyar civarında iken açlıktan ölenler sayısı 24 bin ise zaten doğal olarak 100 sene sonra nüfus 2 katına çıkacağından günde açlıktan ölenlerin sayısı da 50 bini bulacaktır ancak, bu durum bugünkü kaynaklar yüz sene sonra da aynı olursa...

Huzuru Peşinizden Koşturun !!!

    
    Huzur... Nasıl anlatılır ya da nasıl yaşanır. Kişiye göre görecelimidir. Kimi az huzurlu kimi çok huzurlu... Yani huzurun da bir seviyesi var öylemi ! O zaman onun adı huzur değil. Kendini iyi hissetmekten başka bişey değil.
          Huzur, ne şimdi ne bir saat sonra ne de bir ay sonraya kadar hiçbir sıkıntınızı düşünmediğiniz andır. Huzur için illa ki bir manzara ya da bir dere kenarı gerekmez. Huzur tamamen anlıktır. O an yaşanır. Bir an unutursunuz herşeyi ya hani, işte o an. Sanki o an doğmuşsunuz gibi. Huzur için belirli bir objeye de ihtiyaç yoktur. Çay içerken veya bir sigara yaktığınızda kendinizi huzurlu hissetmezsiniz, sadece tatmin olursunuz. Huzur için birinin susmasına da gerek yok. Bazen karşınızdaki konuşunca söylediği bir cümlenin ardından da huzura kapılabilirsiniz. Kendinizi kandırabilirsiniz mesela. Bir an hiç derdiniz yokmuş diye kandırın kendinizi. "nasıl bir şey şu huzur" demezsiniz en azından. Yeter ki o an nasıl olduğunuzu hissedin. Kalbinizin damarlarınıza pompaladığı kanı hissedin. İşte o an bile bir huzurdur. Eğer huzura açsanız, yaptığınız işi bir anda bırakın ve ortamınızı değiştirin. O an ki umursamazlığınız size bütün sıkıntılarınızı unutturacaktır ama, o anın farkında olun. Gelip gitmesi bir olmasın yani. Nasıl bir duygu olduğunu anlamaya çalışın. Belki tekrar huzuru aradığınızda o an yaşadığınız o tatlar aklınıza gelir ve artık sizin huzuru kovalamanıza gerek kalmaz. Artık huzur sizi kovalar...
          Kaçmayın!!!  Bırakın sizi yakalasın. Unutmayın önceden siz onu arzuluyordunuz, şimdi o sizi arzuluyor. Bırakın tatmin olsun...
          Bırakın ne kadar lanet şey varsa dünyada ve aklınızda ne kadar pisliğe dair bir düşünce varsa bırakın beslensin onlarla. Huzur, bunlarla beslenir.

11 Nisan 2014 Cuma

Organik Bal ve Faydaları

   

      Sağlıklı bir yaşam için bir çok yola başvurmuşuzdur. Kimi zaman sporla kimi zaman ise besinle kovalarız sağlıklı yaşamı ve ikiside yararlıdır kesinlikle. Spor kolay ama beslenmek daha dikkat istiyor.
          Beslenme konusunda insanların kafası bir hayli karışık. Bir bilim adamı "şunu ve bunu" yemeyin derken başka bir bilim adamı çıkıyor "onun yemeyin dediği şunu ve bunu kesinlikle eksik etmeyin" diyor. E peki biz ne yapacağız o zaman...
          Bazı besinler tartışmaya açık ama, bazı besinler tartışmasız daydalı olabiliyor. Örneğin organik bal. Organik bal deyince "bir bal nasıl organik olabilir" sorusu gelebilir aklınıza. Hemen açıklayalım; soframızda bulunan ve sabah kahvaltılarımızda yediğimiz, marketten makul fiyatlara satın aldığımız ballar üretilirken bal arılarına şeker vb. besin ürünleri ile takviye yapılır ki bal üretimi hızlı va fazla olsun ancak, organik ballar üretilirken hiçbir gıda takviyesi yapılmaz yani arılar bal üretimi yaparken sadece çiçek özü kullanırlar. Organik bal tek seferde fazla tüketilmemelidir. Çünkü çok enerji verir ve bu enerjiyi vücut tüketmelidir. Yetişkin biri sabah, öğle, akşam birer kaşıklık organik bal tüketimi yapabilir. Bünyeye göre arttırılabilirde. Organik bal tüketimi oldukça faydalıdır. Organik Balın Faydaları; en başta kanser riskinizi çok büyük oranda düşürür. Vücudun toksinlerini dışarı atmasına çok büyük yardımı olur. Sindirim sisteminin en mükemmel haliyle çalışmasını sağlar. Kalp dostudur yani, kalp krizi riskini yüzde 90 oranına kadar indirgeyebilir. Zeka gelişiminde çok büyük bir rol oynar. Gün içinde zinde kalmanıza yardımcı olur. Ve daha birçok faydası ile sağlıklı bir yaşamın kilit noktasını oluşturabilir organik bal.

7 Nisan 2014 Pazartesi

En İyi En Hızlı ve En Güncel Dns Adresleri

      
  Merhaba arkadaşlar bu yazımda sizlere hayatımızda bugünlerde önemli hale gelen dns adreslerinden bahsedeceğim. Malum twitter ve youtube erişimleri kapatılınca dns değiştirilerek girilmeye başlandı. İşte size en iyi ve hızlı dnsler;

     1) Arkadaşlar bu dns gerçekten bana göre en güzeli. Şahsen benim kullandığım tek dns. Yasaklardan dahi önce kullandığım hızlı bir dnsdir. Bu tek satırlık bir dnsdir. Yani dns boşluklarının sadece üstündekine bu dnsyi girmeniz yeterli.
                                                                               - 4 2 2 4

     2) Open dns; oldukça iyi olduğu söylenen bir diğer dns.
          -  208.67.220.220
             208.67.222.222


     3) Google dns; neredeyse herkez tarafından bilinen bir dns çeşitidir.
          - 8 8 8 8
            8 8 4 4

         Ve arkadaşlar aşağıda çeşitli ülkelere ait dns adresleri var. Şahsen hepsini tek tek denemedim çünkü en iyisini yukarıda da belittiğim gibi buldum ancak, siz deneyebilirsiniz. Eğer daha iyisinin olduğunu düşünüyorsanız bizimle paylaşmayı unutmayın lütfen.

    avusturalya     - 220.233.167.31  
   
    Switzerland    - 195.186.4.124
                             195.186.4.125

    Japonya          -163.139.21.197

    Kanada           -192.26.210.1
                           

5 Nisan 2014 Cumartesi

Eğitim ve Kariyer Hayatında Dönüm Noktaları

         
        Her insan hayatını en güzel şekilde yaşamak ister. Bu yaşama ulaşmak için bir çok engel var tabi. Zaten önemli olan da bu engelleri aşmak. Zor olanı başardıktan sonra güzel olana zaten ulaşıyor insan. Hani derler ya "gülü seven dikenine katlanır" diye, gerçekten çok doğru.
         Zorlukları başarmak zor ve başarınca sonrası çok güzel ama şöyle de bir durum var ki, bazen güzelliğe erişmemiz için aşmamız gereken zorluğun ne olduğunu göremiyoruz. İlk adım da bu olsa gerek. GÖRMEK... Hep "at gözlükleri ile bakmayın" deniliyorya hayata, işte bu da doğru.
         Peki nedir bu zorluklar? İnsan huzurlu bir hayata ulaşmak için hangi zorlukları aşmalı? Bunları nasıl görmeli?
         Şöyle başlayalım; ilk olarak eğitim değil mi? Eğitim en önemli faktör hayatımızda. İlerleyen hayatımıza, kariyerimize etki edecek en büyük unsur. Peki nasıl değerlendirilmeli bu eğitim? Ya da şöyle soralım; nasıl görülmeli neredeyse 16 senelik eğitim hayatının eğrisi doğrusu? Nerenin eğri ya da nerenin doğru olduğunu nasıl anlamalı?Aile öyle değil mi? Hayatımıza yön veren ya da yön vermesi gereken ailemizdir her zaman. Tabiki de her şeyin başında aile geliyor...
         Bir insan eğitim hayatı boyunca asla kendi eğrisini ve doğrusunu bulamaz arkadaşlar. Kimse kendi kendini en doğruya yönlendiremez. Belki "sorun olmaz, hata yaptıkça doğruyu örenir insan" diyordur bazılarınız ancak, bu durum öyle değil arkadaşlar. Tamam kariyer yaparken hata yapsan neyse ancak, bu durum çok farklı. Yani eğitim. Bir insanın hayatında eğitim için harcayacağı zaman dilimi bellidir. İlköğretim hayatı 8 yıl, lise 4 yıl, normal şartlarda okunan üniversiteyle de 4 yılı eklersek 16 yıl eder. Yani siz liseyi kendi hatanızla okursanız ve bunun 2. veya 3. senesinde yanlış bir karar olduğunu idrak ederseniz geriye dönüp baktığınızda kaybolan 2-3 senenizin geri gelemeyeceğini anlarsınız. Bundan dolayı kendi başına çıkılan eğitim hayatında ailenin yardımı olmadan okuduğunuz lisenin 4. senesini bitirdiğinizde en başa dönmüş olursunuz. İşte ailenin etkisi bu kadar önemli. Eğer ki bir aile çocuğunun hayatını yönlendirmekte geç kalırsa işte o hayat ya hiç toparlanamaz ya da çok geç toparlanır. Aslında bilinçli bir nesil yetiştirilmekle geçirilen uğraşın ve zamanın yarısını bilinçli anneler ve babalar oluşturmaya ayırsalardı, bugün eğitim düzeyi katlarca yukarıda olurdu.
          Karşımıza çıkacak zorlukların 2. si ise kariyer oluyor. İşte burda dilediğiniz gibi hata yapabilirsiniz. Çünkü ne kadar hata yaparsanız kendinizi o kadar çok geliştirirsiniz. İyi bir eğitimden sonra gelen kariyerde pek fazla zorluk yaşanılmaz. Tabi zirveye çıkmak istiyorsanız o ayrı bir mevzu. Gösterdiğiniz gayretin 10 hatta 20 katını göstermelisiniz ki bu da hırs ile olur ve hata yapma riskiniz çoktur. Ama dediğim gibi hata sizi geriye götürmez, bilakis önünüzdeki engellerden birini kaldırır. Peki ya doğru karar verilememiş bir eğitim sonrası kariyer nasıl olur? Çok zor bir dönem olur tabiki. En başta nerden başlayacağınızı bulmalısınız ve sonra hangi yolu izleyeceğinizi bilmelisiniz. Şöyle bir şey var ki eğitim hayatını sancılı geçiren birisi aynı hatayı kariyer yolunda yapmamak için ince eleyip sık dokur. O kişinin tek yapması gereken kariyere bir yerden başlamaktır. Gerisini acı deneyimlerin vermiş olduğu yetkinliklerle çok rahat bir şekilde atlatır. Birçok başarılı iş adamının eğitim hayatını incelerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
       Eğitim ve kariyer, hayatımızda çok önemli bir yer tutuyor. Yaşanılacak güzel şeylerin anahtarı gibi görünüyor hayatımızın her anında eğitim ve kariyer. Gördüğünüz üzere hayat yaşanması için çok kısa bir zaman dilimi olsa da içinde verilen uğraş sonsuzluk gibi uzayıp gidiyor. Siz uğraş vermekten bıkmayın yeter. Gerisi güzel olur zaten...

3 Nisan 2014 Perşembe

Hayatın Sırrı mı, Özü mü, Yoksa Bencillik mi? Siz Karar Verin

        Hep istediğimiz gibi olsun isteriz hayatı. Herşey yolunda gitsin isteriz daima. Ama, yaşadığımız dünya o kadar karmaşık ki, kime nasıl davranacağımızdan tutun, nasıl bir hayat yaşayacağınmza kadar hep bir karar verme noktasındayız.
         Kimse benim hayatım gayet yolunda demesin. Yok arkadaş, kimse bu hayatı dört dörtlük yaşayamaz. Her zaman istediğim oluyor diyemez kimse. Peki neden. Ne eksik ya da ne fazla ?
        Eğer bir fikriniz varsa söyleyin.
        Belkide içimizde filizlenmesine bile izin vermediğimizi düşündüğümüz, filizlenince kabullenmediğimiz bencillik olabilir mi ? Belkide !
        Belki kendi hayatımızı düşünmeden karşımızdakinin mutluluğunu düşünsek böyle olmaz. Ama herkes bir fırsat peşinde koşuyor bu belli. Belkide dünyanın kanununa aykırıdır daima mutlu olmak, hayatı tam istediğimiz gibi yaşamak. Peki madem ki öyle, nasıl tat alınabiliyor bu hayattan. Yapılan bir kötülüğe kötülükle karşılık vererek mi ? Zirveye ulaşmak için tanıdık tanımadık kim varsa ezip geçerek mi ? Hayıııır hayır! Asla bu şekilde mutlu olunmaz bu hayatta. Evet, belkide çok uçuk bişey söylüyorum ama olması gereken bu emin olun. Zaten hayatın özüde bu değil mi? Yapılan kötülüğe iyilikle karşılık verildiği bi zamanda yaşamak nasıl olur çok merak ediyorum açıkçası. Kimse böyle düşünmez demeyin. Mevlana "...ne olursan ol yine gel" demedi mi? Yani ne suç işlersen işle, ne günahın varsa, ne kötülük yaptıysan yine gel, burda sana iyilik var demek olmuyormu bu söz. İşte o şekilde yaşanılan bir zaman.
          Ne derseniz deyin ben öyle bir zamanı özlüyorum açıkçası. O kadar yoruldum ki "arkamdan ne diyorlar acaba...?" diye söylenmekten. O kadar yoruldum ki bir insana iyilik yaptıkça kötülük görmekten. Bütün bunlar tek nefeste çıktı ağızımdan. İçimi dökmek istedim bu seferki yazımda. Bunu yazarak derdimi paylaşmış hissediyorum ve biraz rahatlıyorum. Okuyup derdimi paylaşan arkadaşlara sonsuz teşekkürler...